Çocuk İstismarı Türleri
1. Fiziksel istismar
2. Duygusal istismar
3. Ekonomik istismar
4. Cinsel istismar
Fiziksel istismar nedir?
Çocuğun kaza dışı sebeple bir yetişkin tarafından yaralanması ve örselenmesidir. Bir tokattan başlayarak çeşitli aletlerin kullanılmasına kadar devam edebilir.
En yaygın rastlanılan ve belirlenmesi en kolay olan istismar tipidir.
Fiziksel istismarda çocukla ilgili olan risk faktörleri nelerdir?
Hiperaktif,
İstenmeyen bir gebelik sonrası dünyaya gelen,
Engelli ya da özel bir bakım gerektiren çocuklar genelde fiziksel istismar riski altındadırlar.
Fiziksel istismarda aileyle ilgili risk faktörleri nelerdir?
Psikiyatrik sorunlu ebeveyn
Üvey ebeveyn
Alkol ve/veya uyuşturucu bağımlısı ebeveyn
Çocuk sayısının fazla olması
Küçük yaşta anne-baba olunması
Aile içi geçimsizlik ve şiddet
İşsizlik-ekonomik sıkıntılar
Eğitimsizlik
Ekonomik İstismar Nedir?
Çocuğun, fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkileyen yaşı ve gücü ile orantılı olmayan işlerde çalıştırılmasıdır.
Duygusal istismar nedir?
Çocuğun gereksinim duyduğu ilgi, sevgi ve bakımdan yoksun bırakılarak psikolojik hasara uğratılmasıdır. Tanımlanması en zor ancak en sık gerçekleşen istismar türüdür.
Duygusal ihmal ve istismarın sınıflandırılması
1. Reddetme/Yok sayma:
Ebeveynlerin çocukla bağlanma geliştirmedikleri ve reddedici davranışlar sergiledikleri durumdur.
Çocuğa istenmediği çeşitli şekillerde söylenir.
Çocuk aile içinde sürekli olarak suçlanır, hor görülür, isim takılır, alay edilir.
Konuşmama, bırakılacağını, terk edileceğini belirtme ya da aile içinde günah keçisi olarak sürekli eleştirme şeklinde yapılan duygusal istismar şeklidir.
Ebeveynler fiziksel olarak vardır ancak duygusal olarak yoktur.
Çocuğa gelişimi için gereken yakınlaşma, sevgi, ilgi ve bağlılığı göstermeyen soğuk yaklaşımlar içindedirler.
Çocuğun ayrı bir birey olarak kabul edilmemesi, ihtiyaçlarının karşılanmaması, evde o yokmuş gibi davranılması, kişiliğinin, kabiliyetinin ve başarılarının yok sayılması, hiçbir işe yaramadığının hissettirilmesi veya söylenmesi ve genelde çocuğun yaptıklarının onaylanmaması durumudur.
2. Yalnız bırakma/İzole etme:
Çocuğun yaşıtları içinde bulunması, etkinliklere katılması engellenir, yalnızlığa itilir.
Odasına ya da başka kapalı alanlara bırakılarak cezalandırılır.
Çocuğun denetimsiz yalnız bırakılması, arkadaş gruplarına, okul sonrası aktivitelere katılmasına izin verilmemesi, çocuğa yaşamda yalnız olduğunun söylenmesi ya da hissettirilmesi olarak tanımlanır.
3. Korkutma/Yıldırma:
Ebeveynin çocuğu korkutması, tehdit, azarlama, suçlama, aşağılama, gözdağı verme yollarıyla korku dolu bir ortamda yaşamasına neden olması olarak tanımlanır.
Çocuğu sindirmek için söylenen "beni üzersen ölürüm, seni bırakırım, çok hasta olurum, üvey anne eline kalırsın, annesiz büyürsün" gibi sözlerle gelen istismar çocukta suçluluk ve öfke duygularına yol açacak, kaygı ve korku yaşatacaktır.
4. Suça yöneltme/İtme:
Ebeveynlerin çocuğun ilaç ya da alkol kullanmasına, şiddet içerikli davranışları izlemesine ya da katılmasına, porno seyretmesine, tecavüz, gasp vb. suçlara tanık olması ya da katılmasına izin vermesi ya da teşvik etmesi durumudur.
Çocuğun toplumun kurallarına karşı davranmasına göz yumulması ya da bu davranışların pekiştirilmesi, suça yönelmesine zemin hazırlanması, bu tür davranışlarına engel olunmaması, çocuğa iyi - kötü kavramlarının öğretilmemesi bu grup altında yer alır.
Anne babanın çocuğa karşı göstermiş olduğu aşırı hoşgörülü tutum, çocuğun pek çok olumsuz davranışını görmezden gelme çocuğun sağlıklı davranış gelişimini gerçekleştirememesine yol açacaktır.
Duygusal İstismar Çeşitleri Nelerdir?
Aşağılama, yalnız bırakma, ayırma
Korkutma, yıldırma, tehdit etme, suça yöneltme
Önemsememe, küçük düşürme, alaylı konuşma
Lakap takma, aşırı baskı ve otorite kurma
Duygusal bakımdan gereksinimlerin karşılanmaması
Sık eleştirme, yaşının üstünde sorumluluklar bekleme
Kardeşler arasında ayrım yapma, değer vermeme
Duygusal İstismar Belirtileri Nelerdir?
Dünyaya karşı belli bir ilgisizlik
Depresif ve pasif davranış
Karşısındakine çok ihtiyatlı yaklaşmak
Kendine güvensizlik
Korku
Küçük yaşlardaki davranışlara dönüş
Duygusal İhmal Ve İstismarın Çocuk Üzerindeki Etkileri
Çocuk istismarı ve ihmalinin çocuk üzerinde yarattığı fiziksel etkiler geçici olabilir, ancak gerek cinsel, fiziksel istismar ve ihmale eşlik eden, gerekse tek başına olan duygusal istismarın psikolojik ve davranışsal etkileri yaşam boyu sürebilir.
En zarar verici olan ve asıl tedavi olması gereken bölüm budur.
Uyumlu, sorumlu ebeveynlik sonucu sağlıklı ve uygun uyaran alan çocuğun beyni bu etkilerle gelişir.
Çocuk uyaran almazsa, zaman içerisinde bu bir istismar ve ihmali içeren duruma dönüşürse, beynin bazı bölgeleri zarar görür, bilişsel beceriler ve sorumluluk alma becerileri geri dönüşümsüz olarak geri kalır.
Duygusal gelişim ve sosyal beceriler çocuğun erken çocukluk döneminde yaşadığı ilişkilerin gücü ve kalitesine bağlı olarak gelişir. Çocuğa bakım veren kişi çocuğun duygusal ihtiyaçlarını önemsemezse ve çocuk böyle bir ihmal ortamında büyürse çocuğun bakım verenle ilişkileri de eksik olur, bağlanması eksik kalır.
Çocuk bir istismar yaşadığında;
Dünyanın tehlikeli ve güvensiz bir yer olduğunu düşünür.
Acizlik ve savunmasızlık duyguları oluşur.
Tehlike ve zorlukları olduğundan daha büyük algılar.
Kendini değersiz hisseder, depresyon ve posttravmatik stres bozukluğu bulguları olan hissizlik veya aşırı uyarılmışlık hali ortaya çıkar.
Duygusal istismar sonucunda çocuğun; zihinsel ve fiziksel gelişiminin, akademik performansının, zeka değerinin, hafızasının, öğrenme kapasitesi ve beyin hacminin olumsuz etkilenmektedir.
Duygusal istismara uğrayan çocuklarda geniş bir sosyal ve davranış bozukluk çeşitliliği, depresyon, kaygı, kişilik bozuklukları ve saldırganlık görülebilmektedir.
Duygusal istismar sonucu çocukların stres düzeyleri artar, psikolojik olarak meydana gelen durum dışında organik bazı değişiklikler de olur. Artmış kortizol düzeyleri, kan basıncı ve kalp atımı gibi bulgular ortaya çıkar. Kronik olarak yükselmiş kortizol düzeyleri sonucu beyin gelişimi geri kalır ve gelecekte de vücudun stres durumunda vereceği yanıt olumsuz etkilenir.
Duygusal İhmal ve İstismarın Geç Dönem Etkileri
Duygusal istismarın kurbanı olan çocukların erişkin dönemde ciddi psikolojik, sosyal ve davranışsal güçlükler yaşadıkları görülmektedir.
Bu çocuklarda uzun dönemde yeme bozuklukları, saldırganlık ve şiddete eğilim, stres durumlarında uygun yanıt verememe, alkol ve ilaç kullanmaya eğilim gibi zihinsel ve bedensel hastalık riskinin artmış olduğu gösterilmiştir.
Bu konuda yapılan en kapsamlı çalışmalardan birisisinde, 267 farklı formda istismara uğrayan çocuk çalışmaya dahil edilmiş ve bu çocukların 13 yaşına kadar devam eden uzun süreli izlemlerinde en dramatik sonuçlar duygusal istismara uğrayan çocuklarda gözlenmiştir.
Bu çocuklar arasında yaşamının ilk iki yılında istismara uğrayanlarda, iki yaşından sonra istismara uğrayanlara göre çok daha fazla olumsuz bulgu rapor edilmiştir.
Çocukluk çağında duygusal istismara maruz kalmak ilerde bu istismarı yapan kişi olmak açısından risk faktörüdür. Duygusal istismara uğrayanların ebeveyn olunca kendi çocuklarıyla olan ilişkilerinde daha az destekleyici oldukları ve daha az uygun ebeveynlik davranış şekilleri sergiledikleri görülmüştür.
Yetersiz ilgi ve dikkat sonucunda bu çocuklar çevreden gelebilecek istismar durumu için risk altındadır. Bu durum istismara uğrayan kişinin erişkin dönemde eşi ve çocukları arasındaki ilişki için de risk oluşturmaktadır, nesiller arasında devam eden bu süreç bir kısır döngüye neden olmaktadır.
Duygusal istismar ile uzun dönemde depresyon, kaygı, intihara meyilli olma, ilaç bağımlılığı, riskli cinsel davranış ve cinsel yolla bulaşan hastalık gelişimi arasında direkt ilişki gösterilmiştir.
Duygusal istismar ile yeme bozuklukları, obezite, tip 2 diyabet, sigara ve alkol kullanımı arasında ilişki olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca duygusal istismar ile kardiyovasküler hastalıklar, migren ve şizofreni ile de ilişki olabileceği düşünülmekte olup, bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
Aileleri Güçlendirme Yöntemleri
1. İletişim Kurun
Sağlam ilişki kurabilen aileler hem almaları gereken önemli kararlar hem de günlük etkinlikleri hakkında fikir alış verişinde bulunurlar ve işte ya da okulda yaşadıklarının yanı sıra duygularını da birbirlerine anlatırlar.
Sorun yaşadıklarında sorunun üstüne gitmeden önce sakinleşmeyi tercih ederler; kızgınlıklarının turşusunu kurmazlar ama kendiliğinden buharlaşmasına da izin vermezler. Bunun yerine olası çözüm yollarını müzakere ederek, sorunların en iyi şekilde çözülmesi için birlikte çaba harcarlar.
2. Sorunlardan Dersler Çıkartın
Her aile sorunlar yaşar. Sağlam ilişki kurabilen aileler yaşadıkları sorunları öğrenme aracı olarak görürler; çünkü tatsız olayların da olumlu gelişmelere neden olabileceğini ve birbirlerine kenetlenmelerini sağlayabileceğini bilirler; dolayısıyla sorunları yok saymak yerine ortaya koyarlar ve gerektiğinde yardım ararlar.
3. Birlikte Zaman Geçirin
Sağlam ilişki kurabilen aileler sohbet ederek, okuyarak, oyunlar oynayarak, yürüyüşe çıkarak, yemek pişirerek vb. birlikte zaman geçirirler. Öperek yatırmak ve uyumadan önce masal anlatmak gibi özel davranışlar aile fertlerinin birbirlerine yakınlaşmalarını sağlar.
4. Ailece Eğlenin
Sağlam ilişki kurabilen aileler eğlenmenin önemini bilirler ve hoş vakit geçirmelerini sağlayabilecek etkinlikleri birlikte planlarlar. Ailece çıkılacak yolculuklar ve düzenlenecek partiler söz konusu etkinliklerden bazılarıdır. Güçlü aileler gülümsemenin önemini bilirler ve sıkıntılarını azaltmak için mizahtan yararlanırlar. Aile üyeleri birbirlerine gülmez, birlikte gülerler.
5. Sevginizi ve İlginizi Gösterin
Söylemleri ve davranışları aksi yönde olsa bile çocuklar aileleri tarafından sevildiklerini bilmeye ihtiyaç duyarlar. Güçlü aileler ilgilerini pek çok şekilde gösterirler. Aile üyelerinin birbirlerine "seni seviyorum", "aynı aileye mensup olmaktan mutluluk duyuyorum" gibi güzel sözler söylemeleri, kucaklaşmaları, aile hatıralarından bahsetmeleri mümkündür.
Seni Seviyorum Diyebilmenin Çeşitli Yolları
"Sana güveniyorum" deyin.
Konuştuğunuzda göz teması kurun.
"Lütfen" ve "Teşekkür ederim" sözcüklerini kullanın.
Çocuğunuzla samimi ve nazik bir ifadeyle konuşun.
Onunla gurur duyduğunuzu ifade edin.
Güven ilişkisi oluşturun.
"Hayır" dediğinizde hayır olduğunu anlasın.
"Evet" dediğinizde evet olduğunu anlasın.
"Konuşmak ister misin?" diye sorun.
Dinleyin. Dinleyin. Dinleyin.
İhtiyacı olduğunda yanında olmaya hazır olun.
Onunla boş zamanlarınızda birlikte vakit geçirin.
Yanlış yapmasına izin verin. Kimse mükemmel değildir.
Onunla eğlenmeyi, gülmeyi bilin.
"Sana nasıl yardım edebilirim?" diye sorun.
Onun özeli olmasına izin verin ve saygı duyun.
Çocuğunuzun arkadaşlarına iyi davranın, onları hoş tutun.
Bazı sınırlarınız olsun.
Beklentilerinizi net olarak ifade edin.
Ulaşılabilir hedefler ortaya koyun.
Hatalı olduğunuzda "Özür dilerim" deyin ve af dileyin.
Gerçeği söyleyin.
Bir şeyi bilmediğiniz zaman "bilmiyorum" deyin.
"Şu konuda...nasıl hissediyorsun" diye sorun.
Çocuklar evdeyken evde olmaya özen gösterin.
Onlara sınırları belli alan içerisinde özgürlük tanıyın.
Kuralları birlikte oluşturun.
Sınırları ve sonuçlarını açıklıkla oluşturun.
Duygularını onaylayın.
Fikirlerini ve önerilerini sorun.
Başarısını değil çabasını takdir edin.
Mutlu olduğunuzda gülün, bunu belli edin.
Üzüntülü olduğunuzda ağlayın.
Neden kızgın olduğunuzu açıklayın.
Sorumluluk alın ve bunu çocuklarınıza gösterin.
Yumuşak bir ses tonu kullanın.
Sık sık sarılın, kucaklayın.
Her gece "seni seviyorum" deyin uyumadan önce.
Her sabah neşeli bir şekilde "günaydın" deyin.
Bir şey anlattığında durun ve dinleyin.
Okula gittiği zaman ona iyi bir gün dileyin.
Verdiğiniz sözleri yerine getirin.
"Seni seviyorum" deyin.
6. Çocuğunuza Sevildiği ve Güvende Olduğu Duygusunu Verin
Çocuğunuzun onu sevdiğinizi bildiğinden emin olun; yanlış bir şeyler yaptığında bile!
Çabasını ve yeteneklerini övün. Geliştirdiği becerilerinin farkında olun.
Çocuğunuzla zaman geçirin. Hoşlandığınız şeyleri birlikte yapmaya özen gösterin. Çocuğunuzu dinleyin.
Disipline ederken fiziksel olmayan seçenekleri nasıl kullanacağınızı öğrenin. Birçok seçenek mevcut. Çocuğunuzun yaşına ve gelişim düzeyine bağlı olarak, çocuğunuzun dikkatini yöneltecek ve ona seçenekler sunacak yönlendirmeler kullanın.
Çocuğunuzu satranca, yüzmeye, futbola, basketbola vs. yazdırmanız ona sevgi, ilgi gösterdiğiniz, onu duygusal olarak ihmal etmediğiniz anlamına gelmez. Bu tarz sosyal aktiviteler çocuğunuzun sosyal/duygusal gelişimi açısından elbette yararlıdır. Ancak çocuğunuzla fiilen birlikte olarak, onunla hoşça vakit geçirerek, onu duygusal olarak örseleyecek ve olumsuz etkileyecek davranışlardan kaçınarak onu duygusal olarak ihmal etmemiş olursunuz. Çocuğunuz ancak bu şekilde kendini değerli hisseder ve bağlılık geliştirir.
Tüm bu olumlu davranışları sadece mahallede komşunuzun, okulda diğer velilerin ya da öğretmeninin yanında çocuğunuza ne kadar değer verdiğinizi, çocuğunuzun duygusal dünyasına ne kadar önem veren bir anne-baba olduğunuzu sergilemek maksadıyla göstermelik olarak uygulamayın.
Çocuğunuza karşı her zaman onu duygusal olarak örselemeyen ve ilgi, sevgi, değer görme, takdir edilme, onaylanma gibi duygusal ihtiyaçlarına her zaman karşılık veren birer ebeveyn olma yolunda ilerleyin. Göstermelik sergiliyorsanız bu çabanız yersiz olacaktır.
Ahmet KATRANCIOĞLU
Psikolojik Danışman